Birçok eğitimci ve öğretmen imani konularda eğitim verirken öğrenciye sadece imanın asıllarını ve erkânlarını öğretmek gerektiğine inanır. Onlara göre öğrencinin aklını karıştıracağı için bu konuda detaya veya problemli meselelere girmek yanlıştır.
Birçok eğitimci ve öğretmen imani konularda eğitim verirken öğrenciye sadece imanın asıllarını ve erkânlarını öğretmek gerektiğine inanır. Onlara göre öğrencinin aklını karıştıracağı için bu konuda detaya veya problemli meselelere girmek yanlıştır. Uzun yıllardan beri birçok eğitimci bu anlayışla hareket etmiştir. Bazı öğretmenler ise diğer öğrencilerin aklını karıştırır korkusu ile öğrenciye soru sorma fırsatı vermemiştir. Böylece bilerek veya bilmeyerek fikirsel despotluk yapmış olmaktadır.
Öğrenci imanla ilgili zihninde yer etmiş soruları hocasına sorup bunların cevabını alamadığı için çözümü okul koridorlarında veya sosyal ağlarda aramaya başlar. Sorularına doğru cevap verecek bir muhatap bulamadığı için kafasında şüpheler ve yeni sorular oluşur. Böylece mesele içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu sorular ve şüpheler zamanla imanını olumsuz yönde etkileyecek boyutlara ulaşır.
İSLAM AKİDESİ HUSUSUNDA EĞİTİM ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMEK ZORUNLU BİR İHTİYAÇTIR
Yaşanan olumsuzluklar İslam akidesi hususundaki eğitim anlayışının değiştirilmesinin şart olduğunu göstermektedir. Mevcut okullar ve üniversitelerde şu an itibarıyla kullanılan bütün üslup ve metotlar öğrenciye çeşitli noktalardan gelecek şüphelere karşı koyma veya onlarla mücadele etme güç ve becerisi verememektedir. Bütün bunlar son zamanlarda birçok öğrencinin niçin hak yoldan kaydığını ve şüphelerden etkilendiğini açıklamaktadır.
İddialarımıza delil olacağı için okuyucuyu ilim ve eğitim alanında yapılan araştırmalara yönlendireceğiz. Bu araştırmalar İslam âleminde daha doğrusu Arap ülkelerinde İslami eğitim alanında kullanılan metotların nasıl ve hangi seviyede olduğunu gözler önüne serecektir. Evet, yapılan onlarca araştırma bize şu gerçeği söylemektedir: Çağdaş eğitim metotlarını uygulamada, bu alanda elektronik cihazları kullanma ve düşünceyi geliştirmeye yönelik çalışmalarda epeyce zayıfız. Bu oran İslami eğitim veren hocalarda neredeyse dibe vurmuştur.
Bu anlattıklarımıza son zamanlarda sıkça gördüğümüz özellikle ergenlik dönemi ve üniversite öğrencileri arasında büyük artış gösteren inançsızlık, Allah'ı inkâr ve bunlarla övünme gibi hadiseleri eklemek gerekir. İşin doğrusunu söylemek gerekirse bu türden iddiaların çoğu gerçek anlamda dinsizlik değildir. Belki de özgürlük, bağımsızlık ve topluma saldırmanın yansımalarıdır. Bu söylediklerimiz eğitimcilerin teyit ettiği bir husustur.
Burada şu gerçeği vurgulamakta fayda vardır. İmani meseleleri kalpte kökleştirmek ve akideye ait önemli meseleleri tartışma meselesinde öteden beri devam eden geleneksel anlayışın kullandığı metot ve yöntemler Kuran'ın kullandığı metotlarla uyumlu değildir. Kuran muhatabına akideyi anlatırken delil prensibine ağırlık vermiştir. Bu yüzden iman hakikatlerini anlatırken birkaç farklı delil kullanmıştır. Bu delil çeşitlerinden bazıları şunlardır:
· Fıtrat delili
· Yaratma ve ibda' delili
· Sebep delili
Kuran, imanın kalbe yerleşmesine ve kökleşmesine vesile olacak bu ve buna benzer insan aklına hitap eden deliller kullanmak sureti ile onun sorularına cevap verip inanç konusundaki düşüncesini önemsemiştir. Böylece muhatapların imanlarını çeşitli delillerle desteklemiştir.
Mesele bu denli önemli olduğu için erkek ve kadın bütün eğitimcilerin akide konusunda kullandıkları üslup ve metotları yeniden gözden geçirmeleri gerekir. Bunu yeni yetişen neslin imanını güçlendirmek, bu konuda karşılaştıkları çeşitli soru ve şüphelere cevap vermek ve onlara konu ile ilgili yeterli altyapıyı kazandırmak için yapmalıdırlar. Bu tür bir çalışma onların düşünme yetisine önem verme ve bu yetiyi daha verimli hale getirme amacına matuftur. Böylece dönem dönem ortaya çıkan dinsizlik, laiklik vb. hareketlere karşı öğrenciye mücadele etme kabiliyeti verilmiş olur.
GELENEKSEL EĞİTİMİN KULLANMIŞ OLDUĞU METOT ÖĞRENCİNİN DİNİ GELİŞİM SÜRECİ İLE ÇELİŞMEKTEDİR
Bazı eğitimcilerin içinde diyalog, tartışma, düşünceyi hareketlendirme özelliği olmayan eski metotları kullanarak akidevi konuları öğrenciye anlatması ve bu konuda ısrar etmesi onların karşılarındaki büyük tehlikenin farkına varmadıklarını göstermektedir. Kız veya erkek olsun birçok ergen, çeşitli sosyal iletişim araçları ve toplantılar vasıtası ile bu tehlikeye maruz kalmaktadırlar. Akideyi hala eski metotlarla anlatan eğitimcilerin bu hareketi onların öğrencinin gelişim ve ihtiyaç dönemlerini bilmedikleri veya görmezden geldiklerini göstermektedir. Bu dönem on iki yaşını bitirdikten sonra başlar. Bilindiği gibi ergenlik dönemi (13-17) yaş arasındaki dönemdir. Bu süreçte öğrenci eleştirel bir düşünceye, dini değerlerle ilgili anlayışını yeniden gözden geçirmeye ve şüpheler üretmeye başlar. Bu korkulacak bir şey değil, bilakis insan aklı için doğal bir süreçtir. Burada yapılması zorunlu olan şey eğitimcinin akidevi konuları anlatırken veya düzeltip tedavi ederken öğrencinin ihtiyaç ve gelişim dönemlerini dikkate almasıdır. Öyle ise öğretmen ve eğitimciler akide konusunda bir şey anlatırken bunu eski üslupla değil bilakis onun aklına ve gelişen tefekkürüne hitap ederek yapmalıdır. Bu sayede öğrenci veya muhatap akide konularını sahih /doğru bir şekilde tasavvur etme yetisi kazanır. Ayrıca akide ile ilgili kendi içindeki bazı şüphelere cevap verme ve sorunlarını çözme becerisine sahip olur. Sonuç olarak akide konusunda istikrarı yakalar ve imanını korumuş olur.
AKİDE HUSUSUNDA EN İYİ VE EN BAŞARALI METOD NEDİR
Birçok eğitimcinin zihninde bu ve buna benzer sorular vardır. Buna cevap vermeden önce akide konusunda eğitim veren kimselerin başarılı olması için ne yapmaları gerekir sorusuna cevap vermemiz gerekmektedir. Bir eğitimcinin en başta eğitim ve fikir sahasında ortaya çıkmış bir takım yeniliklerden haberinin olması gerekir. Böylece yaşadığı ortamdaki hızlı gelişmelerden habersiz kalmamış olur. Bu seviyeyi elde etmesi için yerel, bölgesel ve uluslar arası haberleri takip etmesinin yanında eğitimle ilgili önemli makaleleri okuyup gözden geçirmesi gerekir. Buna ek olarak genel anlamda akide kitaplarını mütalaa emesi, akide ile ilgili yeni ortaya çıkmış sorunlara, şüphelere ve konulara değinen çağdaş kitapları okumaya özel önem vermesi gerekir. Böyle yapması eğitimciye akide ile ilgili gerek eski ve gerekse yeni meseleleri tartışma, yorumlama ve cevap verme beceresi verir. Eğitimci sağlam bir ilmi anlayış ve güçlü bir malumatla bu tür ilmi okumalar yapmazsa hangi metodu kullanırsa kullansın kesinlikle başarı elde edemez.
İşte, akide eğitiminde en başarılı metot öğrencinin çeşitli alanlardaki kabiliyetini, çözüm üretmesini, mantığını, eleştirel bakış açısını, yaratıcılık ve düşünceye dair yönünü güçlendiren metottur. Bu sayede öğrenci kendisine yöneltilen her türlü şüphe ve sorunları akıl ve mantık süzgecinden geçirerek muhakeme eder. Ayrıca imani meselelerde doğru düşünmesine yardımcı olacak bir kabiliyet elde etmiş olur. Bilindiği gibi şüpheler günbegün artmaktadır. Buna karşı çocuklarımıza doğru düşünme, doğru eleştiri ve doğru akide eğitimini verdiğimizde onları akidelerinden soyutlamak ve içlerine şüpheler atmak isteyen karanlık odakların şerrinden korunmuş olurlar. Bu seviyeyi yakalayan birisi kesinlikle onlar için kolay lokma olamaz.
AKİDE EĞİTİMİNDE BAŞARININ SIRRI ETKİN EĞİTİM KAYNAKLARINI SEÇMEDE GİZLİDİR
Akide eğitiminde hocanın başarısının sırlarından bir diğeri seçtiği kaynaklardır. Bir meseleyi öğrenmede çok sayıda kaynak vardır. Seçilecek kaynak anlatılacak konunun tabiatına ve sorunun türüne göre seçilmelidir. İleride bunlarla ilgili hatırlatmalar gelecektir. Eğitimle ilgili önemli kaynakların başında Kuran ve onun akide ile ilgili konuları içeren ayetleri gelir. Tam bu noktada bizi ilgilendiren esas mesele eğitimcinin Kuran'a yaklaşımıdır. Çünkü tartışmaya başlarken eğitimcinin ilk önce ayetle ilgili uygun sorular sorması gerekir. Özellikle de inayet delilini önce çıkaran kevni ayetlerde bu hususa çok önem vermelidir. Bunu yaratma ve var olma delillerinden bahseden kısa kesitli filmlerle desteklemesi de mümkündür.
Eğitimci imani konular içeren belirli hadisleri de işleyebilir. Sonra sözlü veya yazılı şeklinde birtakım sorular sorup öğrenciden bunların cevabını ister. Bu konuda öğrenciye yeterli süre vermeyi ihmal etmemelidir. Bu sayede öğrencinin şer'i naslar üzerinde nasıl düşündüğünü ve nasların konuya delaletini nasıl çözdüğünü öğrenme imkânı yakalamış olur.
Peygamber kıssaları veya islam'a sonradan giren doktor, mühendis, bilgin ve araştırmacıların hikâyelerini anlatma imani tecrübe bakımından kaynakların el bol olduğu alanlardan sayılmaktadır. Bu sayede öğrenci bahsini yaptığımız insanları islam'a girmeye ikna eden nedenler üzerinde düşünme, çözüm ürütme fikir yürütme gibi çalışmalar yapar.
Örneğin eğitimci imana ait yaşanmış bir hikâye veya tecrübeyi öğrenciye anlatıp peşinden konu ile ilgili uygun sorular sorarsa, öğrenci hikâyede geçen olayları tahlil etmeye ve üzerinde düşünmeye başlar. Böylece meseleyi en ince ayrıntısına kadar irdeler ve nihayetinde konuyu tartışır. Buna ek olarak "İbnu Tufeyl'in" felsefik eseri olan "Hay bin Yakzan" gibi hikâyeleri de anlatabilir. Bu hikâye kâinattaki nizam deliline binaen yazıldığı için öğrenci bahsini yaptığımız hikâye üzerinde düşünüp istifade edebilir. Bu kitabı baştan sona okumak şart değildir. Hocanın kendisi bir bölüm okuyabileceği gibi hikâyenin bir bölümünden öğrencileri de sorumlu tutabilir. Sonra hikâye ile ilgili çeşitli sorular sorup öğrencilerin meseleyi tartışmasını isteyebilir. Yine öğrenciler arasında başarılı ve etkin bir diyalogu idare etmesi doğruya götüren sebepleri destekler.
İlim, sosyal ve eğitim alanında yapılmış araştırma kaynaklarından da istifade etmek gerekir. Özellikle güvenilir kaynakların verilerini göz önünde bulundurmak önemlidir. Akidenin fertlerin gidişatını düzeltmede ve toplumun ıslahını sağlamada etkisi, suç oranlarının yayılmasında veya düşmesinde, uyuşturucu kullanımında, özellikle inançsız kesimde olmak üzere intihar vakalarında imanın etkisi ve rolünü gösteren istatistiksel verilerden yararlanmak gerekir. Biz bunları sadece örnek kabilinden anlattık. Yoksa istifade alanı sadece bunlarla sınırlı değildir.
Bakılması gereken kaynaklar epeyce çok olduğu için tek bir makalede bütün kaynaklardan söz etmenin imkânı yoktur. İnternet ortamında akide ile ilgili toplantı ve münazaralara ait çeşitli videolar vardır. Öğretmen, öğrencilerinden bu tartışmaları izlemelerini ve konu ile ilgili notlar çıkarmalarını isteyebilir. Ancak bunun için önceden birtakım evrak ve kâğıtların hazırlanması gerekir. Konu ile ilgili görsel video kısa ise bunu sınıfta öğrencilere izletip daha sonra öğrencinin araştırma ruhunu ve eleştirel yönünü geliştirmek için sınıfta konu ile ilgili tartışma ortamı açabilir.
Burada önemli olan şey hocaların kullanmış oldukları metodun hedef bakımından açık ve net olmasıdır. Eğer hedef açıksa kullanılan metot kesinlikle etkili olur. Ancak hiçbir ön araştırma yapmadan rastgele seçilmiş metotlar, kaynaklar ve araçlar kesinlikle ümit edilen sonuçları vermez.
Mesele bu kadar önemli olduğu için bugün Arap ve İslam toplumundaki eğitimcilerin işi zordur. Çünkü karşılarında kendilerine meydan okuyan bir sürü zorluk vardır. Bu zorlukları aşmak için öncelikle Allah'tan yardım isteyip, ihlâs ve samimiyeti kendileri için en büyük hedef haline getirmelidirler. Bununla birlikte bilgi, marifet ve kabiliyet yönünden ihtiyaç duyulan gerekli kazanımları elde etmeyi ihmal etmemelidirler. Ancak bu şekilde yetiştirdikleri öğrencilerine köklü iman aşılamada başarılı olurlar. Bir toplumun inancını koruyup onu ayağa kaldırmak ancak bu şekil bir çalışma ve altyapı ile mümkün olur.
إضافة تعليق